Felsefe ve Dostluk Üzerine Bir İnceleme
Felsefe ve Dostluk Üzerine Bir İnceleme
- Kime dost dersin? Sana iyi adam görünenlere mi, yoksa görünmeseler bile sahiden iyi olanlara mı? Bunun gibi kime düşman dersin? -Platon
Felsefenin en yakın ve derin akrabası hiç şüphesiz dostluktur. Antik Yunan’dan beri felsefe, özgür insanların arasında, özgürce kurulan dostluklarla iç içe olmuştur. Filozofun, bilgeliğin dostu olması tesadüf değildir; dostluk, köleler ve özgür olmayanlar tarafından kurulamaz ve ancak özgürlük ortamında gelişebilir. Bu bağlamda, felsefe ve dostluk arasındaki ilişki, özgürlük ve derin düşünme (vita contemplativa) arasında kurulan bir köprü gibidir.
Felsefe ve Dostluk
Felsefenin dostlar arasında yapılması, onun doğasına uygundur. Felsefe, derin düşünme ve özgür tartışma ortamlarında gelişir. Dostlar arasında kurulan ilişki, doğal bir eşitlik ve özgürlük duygusu taşır. Platon’un “Şölen”i, bu tür bir özgürlük ve eşitlik ortamında yapılan felsefi sohbetlerin en güzel örneklerinden biridir. Giorgio Agamben, felsefenin dostlar arasında cevaplanması gerektiğini savunan bir çağdaşı örnek göstererek, felsefenin dostluktan ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtir.
Çalışma ve Yavaşlık
Felsefe ve dostluk, modern dünyada zor bulunan schole (boş zaman) gerektirir. Çalışmanın artması, insanları özgürlükten men eder ve dostluk ilişkilerini zedeler. Schole, zorunluluktan uzak, serbest bir düşünme ve sohbet etme zamanıdır. Ancak bugün okul (school) bile, bir zorunluluk ve çalışma yeri haline gelmiştir, bu da felsefi düşüncenin ve dostlukların gelişimini engeller.
Yavaşlık ve Derin Düşünme
Felsefe, Alain Badiou’nun da dediği gibi, yavaşlatma işlemi önermelidir. Yavaşlama, derin düşünmeye ve hayatta bir duraklama anına olanak tanır. Bu duraklama anları, yaratıcı düşüncenin ve dostlukların gelişmesi için gereklidir. Milan Kundera, yavaşlık ile hatırlama arasında bir bağ kurar. Yavaşlama, geçmişi hatırlamak ve yeniden yaratmak için bir fırsattır. Dostluk da tıpkı felsefe gibi, derin düşünmeyi ve yaratıcılığı teşvik eder.
Parrhesia ve Dostluk
Dostlar arasındaki ilişki, parrhesia (doğruyu söyleme) pratiğini içerir. Michel Foucault, parrhesia’nın, doğruyu söyleme cesaretini ve dostlar arasında eleştirinin önemini vurgular. Dostluk, doğruyu söyleme ve eleştiri üzerine kurulu bir ilişkidir. Bu, dostlar arasında sağlıklı bir iletişim ve güven ortamı oluşturur. Doğruyu söylemek, dostluğun derinleşmesini ve gerçek anlamda bir ilişki kurulmasını sağlar.
Özgürlük ve Dostluk
Byung-Chul Han, özgürlüğü dostlar arasında olmakla ilişkilendirir. Dostluk, insanın kendini en özgür hissettiği ilişki biçimidir. Dostlar arasında çalışma zorunluluğu ortadan kalkar ve bu, geçici bir özgürlük duygusu yaratır. Dostluk, bu anlamda bir mola ve nefes alma anıdır. Spinoza da özgür insanların birbirlerine en sıkı dostluk ilişkisi ile bağlı olduklarını ve birbirlerine iyilik yapma eğiliminde olduklarını belirtir.
Hakikat ve Dostluk
Dostluk, hakikati arama ve ifade etme sürecinde de önemlidir. Hakikat, dostlar arasında yapılan açık ve samimi sohbetlerde ortaya çıkar. Marcus Steinweg, hakikatin inanç ve bilginin dengelendiği noktada olduğunu söyler. Dostlar arasında yapılan sohbetler, bu dengeyi sağlar ve hakikatin ortaya çıkmasına yardımcı olur.
Budala ve Dostluk
Byung-Chul Han, felsefenin başından beri budalalıkla ilişkili olduğunu söyler. Felsefe ve dostluk, toplumun hızına ayak uyduramayan, kendi dilini ve tarzını kullanan budalaların işidir. Budalalık, topluma karşı bir muhalefet ve özgünlük ifade eder. Dostluk da, toplumsal normlara karşı bir seçim ve özgürlük hareketidir.
Sonuç olarak, felsefe ve dostluk, derin düşünme, yavaşlama ve hakikati arama süreçlerinde birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Felsefe, dostlar arasında yapılan samimi ve özgür sohbetlerde hayat bulur. Dostluk, özgürlüğün ve hakikatin en saf halidir. Bu nedenle, felsefi düşüncenin ve dostlukların korunması, modern dünyanın hız ve zorunluluklarından kaçış ve gerçek anlamda özgürlüğe ulaşma yolunda bir adımdır.
A.ARDA AKDÜZ
Byung-Chul Han, Zamanın Kokusu, çev. Şeyda Öztürk, Metis, İstanbul 2019, s. 93.
Platon, Şölen-Dostluk, çev. Sabahattin Eyüpoğlu ve Azra Erhat, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018, 178e-179a.
Rollo May, Yaratma Cesareti, çev. Alper Oysal, Metis, İstanbul, 2019, s. 57.Alain Badiou, Sonsuz Düşünce, çev. Işık Ergüden-Tuncay Birkan, Metis, İstanbul, 2006, s. 21.
Michel Foucault, Doğruyu Söylemek, çev. Kerem Eksen, Ayrıntı, İstanbul, 2016, s. 17.
Byung-Chul Han, Psikopolitika, çev. Haluk Barışcan, Metis, İstanbul, 2020, s. 12-13.
Milan Kundera, Yavaşlık, çev. Özdemir İnce, Can, İstanbul, 2019, s. 36.E. M. Cioran, Zamana Düşüş, çev. Haldun Bayrı, Metis, İstanbul, 2020, s. 81.
Simone Weil, Yerçekimi ve İnayet, çev. M. Mukadder Yakupoğlu, Doğu Batı, Ankara, 2019, s. 57.
Spinoza, Törebilim, çev. Aziz Yardımlı, İdea, İstanbul 1996, s. 195.
Marcus Steinweg, Aşikârlık Dehşeti, çev. Erkal Ünal, İthaki, İstanbul, 2019, s. 153.
E. M. Cioran, Ezeli Mağlup, çev. Haldun Bayrı, Metis, İstanbul, 2016, s. 125.
Giorgio Agamben, “Dostluk”, Cogito, Sayı: 68-69, YKY, İstanbul, Kış 2011/2012, s. 165 ve 165-172.
Rollo May, Yaratma Cesareti, çev. Alper Oysal, Metis, İstanbul, 2019, s. 127.
Yorumlar
Yorum Gönder